Aile İçi Problemleri Çözebilmenin Bazı Yolları

Aile İçi Problemleri Çözebilmenin Bazı Yolları

Aile İçi Problemleri Çözebilmenin Bazı Yolları

Şimdi kendinize dürüstçe bir soru sormanızı rica ediyorum. Bugün hayatınızın son günü olduğunu bilseydiniz, aile içinde çözemediğiniz problemlerden ya da tartışmalardan dolayı pişman olur muydunuz? Her günün hayatımızın son anı olduğunu varsayacak şekilde davranarak ailemiz içinde bizi huzursuz eden problemlere yüz çevirmeyi tercih etmektense onları çözmek hem ailemiz için hem de kendi mutluluğumuz için önemlidir.
Öfke, sinirlilik, kızgınlık, kırgınlık bu gibi duygular kontrol edilebilmesi zor ve yanlış karar aldırabilecek duygulardır. Bu duygulara esir düşüp aile bireylerinize kötü davranmak ya da ilişkinizi bitirmek ise kolay olan yoldur. Daha sonradan herhangi bir üzüntü ya da pişmanlık yaşamamak adına gelin ilişkilerimizi nasıl düzeltebileceğimizin yollarına bakalım.
Öncelikle iletişiminizdeki sorunların tam olarak nelerden kaynaklandığını bulmalısınız. Bu kulağa çok kolaymış gibi gelse de bir o kadar da karmaşık olabiliyor. Çünkü bazen basitmiş gibi gözüken problemlerin altında yatan sebepler çok eskiye dayanabiliyor. O yüzden önce sorunlarınızın kökenine inin ve sizi neden bu kadar rahatsız ettiğini bulun. Aileler arası böyle derin konulara girildiği zaman yıllardır mesele ile alakalı sıkıntıların gün yüzüne çıkmasının yanı sıra duyguların da açığa çıkmasına yarar. Bu şekilde sorunlarını çözmek, ilişkilerinizi düzeltmek için ilk başlangıcı yapmış olursunuz.
Yapabileceğiniz bir diğer şey ise birbirinize daha fazla zaman ayırmanızdır. İş hayatı, ev işleri, koşuşturmalar derken çoğu zaman aile bireylerinizi ihmal ettiğinizin farkında olmayabilirsiniz. Bunun için yapabileceğiniz en etkili çözüm, bir programlama yapmak ve günlük olarak buna uymaktır. Aile içi iletişim problemlerinin birçoğunu aileye zaman ayıramamak ve onlara gereken vakti ayıramamak oluşturur. Bu yüzden sorunlar henüz daha çok büyümeden gereken önlemleri alarak ve gün içindeki bütün yapılacakları planlayarak bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz.
İlişkiler içinde anlaşmazlıklar çok normaldir. Sonuçta, herkesin kendine ait farklı düşünceleri var. Ama sağlıklı bir iletişim için asıl önemli olan tartışmalar kadar, tartışmaların içeriği ve nasıl çözüm bulunduğudur. Bu nedenle tartışmaların sonrasında çözüm aşamasında, tartıştığınız konu ile alakalı karşı tarafa dürüst ve samimi bir şekilde duygularınızdan ve sizi neyin öfkelendirdiğinden bahsedin. Bunu yaparken konuyu saptırmamak, öfkeye yenik düşmemek sadece ve sadece sizi tartışmaya iten nedene odaklanarak yapın. Bu sayede konu dağılmaz ve siz aranızdaki problem her ne ise onu çözmek için adım atmış olursunuz. Unutmayın ilişkilerde iletişimlerden daha önemli bir şey varsa o da nasıl iletişim kurduğunuzdur.
Yaşam standartlarıyla birlikte artan çalışma saatleri, daha çok para kazanabilmek açısından fazla mesai yapmak gibi durumlar bazen kişileri aile yaşantısından daha çok iş yaşatışının içine sürükleyebiliyor. Bu da ilişkiler arasında bazı problemlere yol açabiliyor. Ve bu problemler pek çok çözümü olan ama bir o kadar da karmaşık olabiliyor. Öncelikle burada iş-aile dengesini kurabilmek çok önemli. Bunda da yukarıda bahsettiğim programlı bir rutin içerisinde hareket ederseniz başarıya ulaşabilirsiniz.
Birçok ailede en büyük stres kaynağı olan sorun hiç kuşkusuz maddi problemlerdir. Bu bireylerin üzerinde baskı ve gerginlik yaratabilir. Para problemlerini birkaç farklı yöntemle düzeltilebilir hale getirebilirsiniz. İmkanlarınıza uygun bir bütçeleme ve para yönetimi ya da bir ikincisi paraya ve eşyalarınıza olan bakış açınızda değişiklik. Burada sıfır temelli bir bütçe oluşturmak, gereksiz olan satın alımları ve harcamaları kısmak ya da tamamen kesmek gibi birkaç yöntemden faydalanılabilir. Para ve eşyalarınıza bakış açınızı değiştirebilirsiniz ise, paraya bir amaç olarak değil, istediğiniz şeylere ulaşabileceğiniz bir araç gözüyle bakmanızdır.
Bütün bunlara ek olarak ilişkilerde saygı, sevgi, içtenlik, samimiyet, dürüstlük, sadakat gibi kavramlara dikkat edilmeli ve ailelerin bunlara özen göstermesi gerekmektedir. Aile toplumun en önemli yapı taşı olmasının yanı sıra, bireylerin şekillendiği en önemli topluluktur. Bu yüzden aile ilişkileri sürekli geliştirilmeli, sorunların ve anlaşmazlıkların üzerine gidip çözümlenmelidir. Unutmayın aile her şeydir ve çok önemlidir.

6- Hedeflerinize Ulaşmanızın Önündeki Negatif Düşünceleri Olumluya Çevirmenin Yolları

Her insan hayalleri ve ulaşmak istedikleri hedefleri için yaşar. Ve bu hedeflere ulaşmak için gece-gündüz, günlerce, aylarca hatta yıllar boyunca çalışırlar. Ama ne yazık ki bu hayal ve hedeflere ulaşma yolunda, zamanı iyi kullanamama, hedef odağını iyi belirleyememe, olumsuz düşünceler gibi pek çok nedenden dolayı başarısızlık yaşanabilir. Bunun da nedeni çoğunlukla farkında olmadan negatif düşüncelerimizin hayatımıza yansımasından kaynaklanır. İşte burada düşünme alışkanlığımızı değiştirmek ve pozitif düşünce anlayışını benimsemek tüm bu hedeflerimizin önündeki engelleri kaldırmak için bir fırsat olabilir. Peki bu pozitif düşünce gücünü hayatınıza nasıl katabilirsiniz?
Kötü bir durum hakkında olumsuz ve negatif düşünmek normaldir. Fakat olayların ardından yaşadıklarınız hakkındaki duygularınızı ve nasıl hissedeceğinizi belirleyecek olan yine sizlersiniz. Öncelikle, ardı ardına bir olumsuz düşünce girdabına girmektense, bu olumsuz düşünceyi anında fark edip onu durdurun. Ve bu düşünceyi nasıl olumlu bir hale dönüştürebileceğinizi düşünün. Olumsuz bir düşünce içerisinde olduğunuzun farkına vardığınız zaman, öncelikle düşünceyi dondurun, daha sonra o düşüncenin yanlış olduğunu anladığınız an o düşüncenizi iptal edin. Daha sonra bu düşüncenizi olumlu bir düşünceyle yer değiştirmeye çalışın. Eğer ki onu olumlu bir şekilde ifade etmenin bir yolunu bulamıyorsanız, her gün ve her şekilde çok daha iyi oluyorum ve olacağım deyin. Bu sayede olumlu düşünce kalıplarını benimsemeye başlamış olacaksınız.
Başarısızlığın hayatın bir parçası olduğunu ve kimsenin mükemmel olmadığını unutmayın. Başarısızlıklardan sonra nasıl davrandığınız, nasıl ilerleyeceğinizi belirlemede siz yardımcı olur. Mükemmelliğin gerçekleştirilemeyeceğinin farkına vararak, kendinizi dar kalıplara hapsetmek yerine hatalarınızdan ders çıkararak yeni şeyler öğrenmeye ve yılmadan tekrar tekrar denemeye devam etmek başarı yolunda motive olmanız için yardımcı olabilir.
İnsanlar doğaları gereği abartılı ve mutlak terimlerle düşünme eğilimindedirler. Bu olumsuz bir şekilde yapıldığında ise olumsuz bir inanışa sebebiyet verebilirsiniz. Örneğin, uzun zamandır hazırlandığınız sınavda başarısız olursanız, kendinizin ne kadar aptal ve işe yaramaz olduğunu düşünebilirsiniz. Bu inanılmaz yanlış bir düşünce şeklidir o yüzden böyle olumsuz kalıplarla bir şey düşünmeye başladığınız zaman onu daha olumlu bir cümle haline dönüştürmeye çalışın. Bu sayede zamanla kendinizi daha iyi hissedeceksiniz ve hedeflerinize ulaşma yolunda daha özgüven sahibi olacaksınız.
Kendinizi sürekli bir şeyler için suçlayarak ya da hayatınızda yanlış giden şeylere odaklanarak bu durumu değiştiremez aksine kendinizi sadece daha kötü hissetmiş olursunuz. Aksine hata yaptığınız alanda bir durum değerlendirmesi yapıp, bir dahakine denediğinizde nasıl yapmanız gerektiğini belirlerseniz bu sizin önünüzü açacaktır. Önceki başarısızlıklarından ders çıkarıp yoluna devam etmeyi seçen insanlar, kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenir ve zorluklarla başa çıkabilir hale gelir, bu da onları başarıya götürür. Ayrıca yapılan herhanbi bir hata varsa bunun için üzgünüm demek yerine, özür dilerim demeyi tercih edin. Ve hayatınızın her alanında üzgün olduğunuzda bu söz öbeğini kullanın. Bunun sebebi ise üzgün olsanız da daha olumlu bir cümle söyleyerek zihninize daha olumu sinyaller göndermeniz ve olumsuzdan uzaklaşmış olmanızdır.
Genellikle bir bardağa baktığınız zaman yarısını dolu veya yarısını boş görüyorsunuz değil mi? Hayatları hakkında olumlu ve iyimser olanların kendilerine güvenleri daha fazla olduğu için hedeflerine ulaşma olasılıkları da bir o kadar güçlenmektedir. Bu yüzden her konuda kendinize şefkatli, iyimser ve sevgi dolu yaklaşmalısınız. Bunu yapmak genellikle çok zordur, çünkü insan kendisine acımasız davranmayı daha kolay bulur. Eğer ki bunda zorlanırsanız, olumlu olan özelliklerinizi bir kağıda yazmayı deneyin. Olumlu özelliklerinizi bir bir okuyup, onlara odaklanıp kendinizle gurur duyun ve hepsi için kendinizi sevin. Negatif ve olumsuz düşündüğünüz her an bu listeyi çıkartın ve okuyun. Bu, olumsuz olan düşüncelerinizi olumluya çevirmeye yardımcı olmakla kalmayacak ayrıca kendiniz tanımanıza ve güçlü yönlerinizi keşfetmenizi de sağlayacaktır.
Yüksek standartlara sahip olmak doğaldır, fakat kendinizi sürekli olarak bu mükemmellik seviyelerinde tutuyorsanız, bir yandan kendinizi düşüşe de hazırlıyorsunuz demektir. Daima mükemmel ve herkesten iyi olmak için çabaladığımızda eğer ki hedefe ulaşamazsak kendimizi cezalandırırız. Bu da bizim ileriye gitmemizi engeller ve başarısızlık getirir. Mükemmel olmaya çalışmak yerine, her zaman elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın. Bilinçaltınızı mükemmel olmaya değil ama her zaman daha iyi bir performans gösterebileceğinize inandırırsanız çok daha donanımlı bir hale gelmiş olur ve başarınızın önündeki engelleri kaldırmaya bir adım daha yaklaşmış olursunuz.

7- Ruh Halinizi Nasıl Geliştirebilirsiniz?

Bir güne nasıl başladığınız, o günün devamının nasıl geçeceğinin sinyallerini bize verir. O yüzden bir günü doğru yoldan başlamak günün verimliliği ve kalitesi açısından çok önemlidir. Bir güne başlama motivasyonunuz hayatınızın her anına yansır ve sizin mutluluğunuzla da doğru orantılıdır. Ayrıca kötü başladığınız bir günü olumluya çevirmenin de bir çok yolu vardır.
Gün içinde yapabileceğiniz basit egzersizler genellikle kişiler için en iyi ilaçtır. Bu egzersizlerin başında da şükretmek gelir. Her gün bir önceki gününüz için ayrıca gelecekteki günleriniz için ve sahip olduklarımıza şükretmek yapabileceğimiz en iyi motivasyon yöntemidir. Evinize, işinize, ailenize, kendinize sahip olduğunuz için teşekkür edin. Bu basit alıştırma, zihninizdeki olumsuz duyguları olumluya çevirmeye yardımcı olur. Ayrıca günlük yapılan bu alıştırmanın, sinir yollarını değiştirdiği ve beyninizin yapısını olumlu yönde etkilediği de uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Bu sayede kendinizi daha zinde ve mutlu bir insan haline dönüştürebilirsiniz.
Gün içinde kendi kendine yapılan olumsuz konuşma çoğu zaman hayatımıza olumsuzlukları çeker. Ve bütün bunlar hedeflerinize doğru adım atarken sizin ilerlemenize engel olur. Kendimizle konuşma şeklimizi değiştirerek yaşamımızdaki olumlu şeylere odaklanmayı başarabiliriz. Unutmayın bir şey yapmanız için mükemmel olmanız gerekmez o yüzden kendinize özeleştir yaptığınız zaman daha yapıcı olmaya özen göstermelisiniz. Kendinize karşı sert olmayı bir kenara bırakarak, her gün elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın. Gerçekten yapabileceğiniz en iyi şey de budur. Ayrıca sürekli mükemmeliyetçilik için çabalamak, aşırı stres yüklenmenize, yaratıcılığınızın kaybolmasına, yorgunluğa, vücut ağrılarına, düşük özgüvene, ve hayatınızda asla mutlu hissetmemenize neden olabilir. Bu yüzden eğer ki kendinizde böyle bir özellik tanımlıyorsanız bu özelliğinizi bir tarafa bırakmaya çalışarak ruh halinizin iyileşmesine katkıda bulunabilirsiniz.
Duygularımız bizim düşmanımız değildir. Yaşadığımız şeylere göre değişkenlik gösterebilir ve buna bağlı olarak olumlu ya da olumsuz gelişebilirler. Fakat devamında nasıl hissedeceğimizi ise yine kendimiz belirleriz. Örneğin bizi öfkelendiren bir olay yaşadığımızda, belki ufak bir atışma ya da büyük bir kavga sonrası hissettiğimiz duyguların çoğunluğu olumsuz ve negatiftir. Kızgınlık, öfke, sinir vb. pek çok duygumuz gelişir. Fakat bunların hepsinin geçici ve yönetilebilir duygular olduğunu bilmemiz gerekiyor. Olaylardan veya kişilerden bağımsız olarak bu duyguları olumlu bir şekilde yönetmeyi öğrenmemiz bizim için çok önemlidir. Aynı şey ruh halimiz için de geçerlidir. Kimse depresif, üzgün ya da mutsuz hissetmek istemez ancak kendimiz böyle hissetmeye devam etmek istersek bu şekilde gider. O yüzden duygularımızı pozitif yönetebileceğimiz gibi ruh halimizi de aynen bu şekilde değiştirebiliriz. Mutsuz veya üzgün hissettiğimizde eğer ki iyi hissetmeye karar verirsek, kendimizi iyi hissedeceğimiz şeyleri yapmaya yönelebilir ve zihnimizi bu şekilde daha olumlu bir hale getirebiliriz. Sürekli kendiniz için üzülmek ve olumsuz düşünmek sizi kurban haline getirir fakat olumlu düşünmek için çabalarsanız bu sizi daha mutlu hisseden bir insan haline getirir.

8- Temel Duygu ve Bu Duyguların Davranışlarımıza Etkileri

Nasıl hissettiğimiz ile doğru orantılı, aynı zamanda başlarıyla nasıl anlaştığımızı ve etkileşime girdiğimizi de etkileyen pek çok farklı duygu türü bulunmaktadır. Hatta bazen bu duygular tarafından yönetiliyormuşuz gibi bile gelebilir. Yaptığımız seçimler, eylemler ve sahip olduğumuz algılar yaşadığımız duygulardan etkilenir. İnsana ait 6 Temel duyguya daha yakından bakarak, bu duyguların insan davranışları üzerindeki etkilerine bir göz atalım.
MUTLULUK
Tüm duygular içinde insanların sürekli arzuladığı ve hissetmek istediği duygu Mutluluktur. Mutluluk genellikle, hoşnut olmak, memnun hissetmek, sevinç, memnuniyet duygularıyla karakterize bir duygudur. Mutluluk ayrıca, gülümseme- gülmek gibi yüz ifadeleri, rahat bir duruş ile karakterize beden dili, iyimserlik ve yapıcı bir ses tonu olarak vücudumuza yansır. Mutluluk temel olan insan duygularından biri olarak kabul edilir ama mutluluk yaratan şeyler farklı kültürlerde değişkenlik gösterebilir. İnsanlar uzun zamandır mutluluk ve sağlığın birbirine bağlantılı olduğuna inanıyorlar çünkü mutluluk aynı zamanda hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için önemli bir rol oynuyor.
Mutluluk ayrıca uzun ömürlü olma, sağlıklı yaşama, hastalığa yakalanmama, mutlu bir evlilik gibi çeşitli pek çok konu ile de ilişkilendirilmektedir. Mutluluğun tam zıttı olan mutsuzluk ise stres, anksiyete, depresyon, yalnızlık, bağışıklığın azalması ve erken ölüm gibi olumsuzluklarla ilişkilendirilmiştir.

ÜZÜNTÜ
Üzüntü de bir diğer temel duygumuzdan birisi olarak kabul edilmektedir. Genellikle, hayal kırıklığı, keder, umutsuzluk, ilgisizlik gibi ruh hali ile karakterize bir duygu türüdür. Diğer duygular gibi üzüntü de insan hayatının bir parçası olarak kişilerin deneyimlediği duygulardan biridir. Mutluluk gibi pozitif bir duygu olmadığı için uzun süreli ve şiddetli hissedildiğinde kişileri depresyona sürükleyebilmektedir. Üzüntü kendini, sessizlik, ağlama nöbetleri, içe kapanma, sürekli bir keder hali, yorgunluk gibi belirtilerle gösterir. Üzüntü halinin ciddi olup olmadığı bu duygunun kökeni ve kişinin bu duyguyla nasıl başa çıktığıyla doğru orantılıdır. Bu yüzden kişilerin üzüntüsünün neyden kaynaklandığı ve başa çıkma yöntemleri çok önemlidir. Bu sayede, kişi gerekil olan desteği alarak, bu duygunun yaratacağı olumsuz etkilerden korunmuş olacaktır.

KORKU
Korku aynı zamanda bir insanın hayatta kalması içinde çok önemli bir rol oynayan en temel duygulardan birisidir. Bir çeşit tehlike ile karşı karşıya kalındığı zaman beyniniz ve vücudunuzun birtakım belirtiler verecektir. Uyaranla karşı karşıya kalındığında, kaslarınız sertleşir, kalp atışlarınız hızlanır, solunumunuz artar, zihniniz daha uyanık hale gelir ve vücudunuz ya tehlikeden kaçmak için ya da savaşmak için hazır hale gelir. Bu sayede, ortamdaki tehlike ile başa çıkabilmek için hem beyniniz hem de vücudunuz hazır hale gelir.
Tabi ki korkuyu herkes aynı şekilde yaşamıyor. Bazı insanlar korkuya göre daha duyarlı olabilir ya da bazı durumlar bu duyguyu çok daha kolay tetikleyebilir. Korku acil bir tehdide karşı duygusal bir tepkidir. Öngörülen ve potansiyel tehditlere karşı vücudumuz aynı reaksiyonu verir genel olarak endişe olarak tanımladığımız şey de budur. Fakat bu reaksiyon bazı kişilerde yeterli uyaranlar olmadan ya da hiç uyaran olmadan gerçekleşebilir. Bu gibi durumlarda da anksiyete bozukluğu ( kaygı bozukluğu) gibi durumlardan söz edilebilir. Eğer ki herhangi bir tehlike söz konusu olmadan vücut korku alarmına geçiyorsa, bunun neden dolayı kaynaklandığına ve sebeplerine odaklanarak bu problemi ortadan kaldırmak gereklidir.

İĞRENME
İğrenme de insana ait olan 6 temel duygudan bir tanesi olarak kabul edilir. Sizi iğrendirecek herhangi bir uyaranla karşılaşıldığı zaman tiksinti duyarak uzaklaşmak, kurma öğürme gibi fiziksel reaksiyonlar göstermek burun kıvırma ya da üst dudağı kıvırma gibi yüz ifadeleri olarak kendini gösterebilir. Bu iğrenme duygusu, hoşunuza gitmeyen bir koku, görme veya kokudan kaynaklanabilir.
Ayrıca uzmanlar insanlardaki bu duygunun zararlı hatta ölümcül olabilecek şeylere karşı geliştiğine inanıyorlar. Pis olma durumu, enfeksiyon, kan, çürüme ve ölüm gibi durumlar kişilerde iğrenme duygusunu tetikleyebilecek bazı etkenlerdir. Kişiler, kendileri için ahlak dışı ve kötü bulduğu bazı davranışlar için de ahlaki bir tiksinti yaşayabilirler.

ÖFKE
Öfke, kızgınlık, sinir, düşmanlık, hayal kırıklığı gibi diğer hislerle karakterize çok güçlü bir temel duygudur. Tıpkı korkuda olduğu gibi öfke vücudunuzda da tepkimeler meydana getirir. Ayrıca bir tehdit siz de öfke yarattığında, tehlikeyi savuşturmak ve ondan kurtulmak için kendinizi korumaya meyilli olabilirsiniz. Öfke, çatık bir kaş, yumruk veya diş sıkma gibi beden hareketleri, kaba konuşma ya da bağırmak gibi ses tonları değişimi, terleme ya da kızarma gibi fizyolojik olan vücut tepkileri ya da nesnelere vurmak, tekme- yumruk atma gibi agresif davranışlarla gözlemlenebilir.
Öfke genellikle olumsuz bir duygu gibi algılansa da bazı durumlarda iyi bir şey olabilir. Sizi rahatsız eden durumlar için harekete geçmenizi sağlayabilir, ilişkilerinizdeki ihtiyaçlarınızı dile getirmek için bir araç olabilir ayrıca sizi içinde bulunduğunuz durumlardan kurtarmak için çözümler bulmaya motive edebilir. Ancak öfke aşırı ve sağlıksız bir halde dışa vurulursa hem kişi için hem de öfkenin muhattabı için sorun olabilir. Kontrolsüz sayılabilecek öfke ise çok daha büyük sorunlara yol açarak, birine zarar verme, saldırganlık, istismar ve şiddete dönüşebilir. Kontrol altına alınamayan ve denetlenemeyen öfke, sağlam ve doğru karar almanızı zorlaştırabileceği gibi ileriye dönük fiziksel sağlığınızı da olumsuz yönde etkileyebilir.

ŞAŞKINLIK
Şaşkınlık, 6 temel duygunun bir diğeridir. Şaşkınlık genellikle beklenmedik bir şeyin ardından gerçekleşen bir irkilme tepkisi ile karakterizedir ve kısa sürer. Bu duygu diğerlerinden farklı olarak pozitif, negatif ya da nötr olabilir. Örneğin aniden karşınıza çıkan biri ya da bir cisim sizi şaşırtabileceği gibi aynı zamanda bir diğer duygu olan korkmanıza da neden olabilir. Ya da hoşunuza gidecek bir sürpriz karşısında gerçekleşen şaşırma sizi mutlu edebilir. Aslında şaşkınlık yanında diğer duyguları da barındırabilir. Şaşkınlık anında, kaşlar kalkabilir, gözler ve ağız açılabilir, geri çekilme ve sıçrama gibi tepkiler verilebilir, bağırmak, çığlık atmak gibi reaksiyonlar gösterilebilir. Şaşkınlık anında da insanlar tıpkı korku ve öfke anında hissettiği gibi kendini koruma içgüdüsüyle hareket edebilir.
Bütün bu duygular, başkalarıyla iletişimimizi ve ilişkilerimizi etkilemede hatta verdiğimiz kararlarda da büyük rol oynarlar. Bu duygulara hakim olarak, bu duyguların davranış biçimlerini kavrayarak davranışlarınız üzerindeki etkilerini anlayabilirsiniz.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir